görünmez adam..

görünmez adam olarak bilinen Liu Bolin, kendini boyuyor ve rengiyle ortama uyum sağlıyor... bunu yaparken ne photoshop kullanıyor ne de başka bir hileye başvuruyor... acaba kaç saat de uyum sağlıyor.. ben en çok onu merak ettim doğrusu..

http://v1kram.posterous.com/

true blood 2. sezon

true blood dizisinin ikinci sezonu için digital kitchen tarafından hazırlanan açık hava örnekleri... gerçek markalar vampirlere sesleniyor olsa ne olurdu sorusuna cevap veren bu işler, diziye ses getirmek amacını taşıyor...

http://www.d-kitchen.com

rengine vuruldum..

evet çok özlemişim..
ama bu rengini gören kesin bence başlar..
en azından ben başlarım.. :)))

true blood

True Blood main title from Shawn Fedorchuk on Vimeo.

son takıntım.. en sevdiklerimden listesine giren TRUE BLOOD... ödüllü senarist-yönetmen alan ball yapımı olan dizi, aslında geçen sene 1. sezonunu bitirdi.. su an 2. sezon oynuyor.. ben geçen sene tuna'nın da olmasıyla tv. falan her şeyden kopmuştum.. şimdi yeni yeni tekrar ısınıyorum.. true blood, insanların düşüncelerini okuyabilen bir garson, vampirlerle ölümlülerin bir arada yaşadığı bir kasabada olanları anlatıyor..

bu gün doğdu..

sylvia plath...

27 ekim 1932 de doğdu..
11 şubat 1963 de 2 çocuk annesi olarak öldü..
oğlu bir yaşında, kızı da iki yaşındaydı ve uyuyorlardı o gitmeye hazırlanırken... süt ve ekmek bıraktı onlara...
ve odalarının kapısının çevresini bantlarla kapattı..
sonra defalarca yemek pişirdiği fırının gazıyla zehirledi kendini..
çekip gitti...

''ölmek
her şey gibi, bir sanattır.
ben bunu bayağı güzel beceririm'' dedi..

sylvia plath henüz sekiz yaşındayken tanrıyla yollarını koparıp şiir yazmaya başladı.. çünkü tanrı sözünü tutmayıp babasını elinden almıştı...

ingiliz şair ted hughes'e deliler gibi aşık oldu.. yazdı.. hep yazdı..
öldükten sonra kocası 3 şiir kitabını daha yayınladı..
82 yılında ''the collected poems'' le pulitzer ödülünü aldı.. böylece plath, öldükten sonra bu ödülü kazanan ilk şair oldu..

acı olan intahar ederken yan odadaki oğlu kısa bir süre önce intihar etti.. üzücü..

özlediiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim...

24 haziran 2007..

gitti..

hem de son nefesim bile diyemeden gitti..

sebebi güzeldi..

ama şimdi aklıma düştü..

özledim..

çooooooooook özledim derin bir nefes çekmeyi..

fotoğraf:http://www.flickr.com/photos/magicalmisa/

bu günün en güzel şarkısı..

senor coconut'dan ''showroom dummies'' dinleyip günün kapanışını yaptım.. yanın da nefis bir meyve kokteyli eksik ama...

mutlaka dinleyin..

http://www.myspace.com/senorcoconutuk

benim çektiklerim..5

taksime sevgili danışmanımız arkeolog nezih beye gittiğimiz de çektiklerim.. nezih beyin ofisi fransız sokağında ve kütüphanesi mükemmel diyebileceğim kadar güzel.. üstteki 2 fotoğraf onun kütüphanesinden.. alttakilerde taksim'den..

benim çektiklerim..4

bir pazar günü, yeni fotoğraf makinemi denemek için çektiğim bir kaç fotoğraf.. bu fotoğrafların sonu kalede nefis bir kahvaltı..

bunlar da kahvaltıdan sonra zoom denemeleri..

czerkinsky

güne bence iyi başlamak için.. MIKADO'dan, sevgilimin çok sevdiği gregori czerkinsky'den, ''natacha'' diyorum.. gününüz çok güzel geçsin...

http://www.myspace.com/czerkinsky

her gün aynı şey..

akşam yat..

sabah cep telefonunun ziliyle uyan..

arada zilin sesini değiştir ki alışmayasın..

tuvalete gir..

sifonu çek..

hala gözlerini açamadın ona göre..

yüzünü yıka..

dişlerini fırçala..

dolabı aç..

dolabı kapa..

dolabı aç..

karar verememe.. ne giyeceksin..

zorla karar ver..

sonra vazgeç..

zamanın daralıyor..

bu arada tuna uyanmaya başlar..

serdar arada seslenir..

didem gömleğimi ütülermisin..

yukarı çık.. gömlek ütüle..

bu arada fikir değiştir.. kendin içinde bir şey ütüle..

fişi çektinmi..

2 kere merdivenleri in çık..

in çık..

tam bir paranoya..

tuna uyanır..

ona su içir..

terliklerini ve eşortmanını giydir..

herkez çıkmaya hazır..

akılda fiş var..

tekrar yukarı çık.. bak..

serdar'la tuna'ya kocaman öpücük..

güne başla..

pink martini..

Pink Martini'nin yeni albümü ''Splendor in the Grass'' 27 ekimde piyasaya çıkıyor.. taze taze istanbula'da geliyor.. süper bir şey.. konser iş sanat kültür merkezinde.. tarih.. 24.11.2009 20:00 de.. biletler biletix'de..
1. Kategori: 107,00 TL
2. Kategori: 97,00 TL
3. Kategori Tam: 82,00 TL, İnd.: 72,00 TL

25 kasım'da berlin yolcusuyum.. uçak saati kaçta bilmiyorum.. umarım çok erken değildir, konsere gidebilirim.. yoksa özgülcüm sen bana anlatırsın.. konser nasıl anlatılacaksa.. :)))

bu arada, yeni albümden http://www.myspace.com/pinkmartinionmyspace de bir kaç şarkı dinleyebilirsiniz..

télépopmusik

uzun zamandır hem de çoooook uzun zamandır ''breathe'' yi dinlememiştim.. özlemişim.. ekşi sözlükte bir yazar ''yaz geceleri serinletir, kış geceleri ısıtır; her zaman uyuşturur.'' demiş.. tam bir şeyler çizmeye çalışırken dinledim, gerçekten uyuşturdu.. tam mayışma moduna geçtim.. hemen kapatıp pink martini'ye devam ettim..

julia galdo..

Julia Galdo, Miami’de doğup büyümüş bir fotoğrafçı... kamerayla 16 yaşında tanışmış, ama aslen deniz biyoloğu olmak istermiş.. işe doğayı çekmekle başlamış.. ama kadrajının bu kadar başarılı olması ona sanat okulunu bitirtmiş.. ben onun en çok çektiği moda fotoğraflarını sevdim.. kendi web sitesinde daha az fotoğraf var.. bir de bence flickri adresine bakın..

http://www.juliagaldo.com/

http://www.flickr.com/people/juliagaldo/

ps2...

dimitri daniloff, geçen sene harvey nichols'un bilboard'lardaki ironik moda fotoğraflarını çekmişti.. ben onları çok beğenmiştim.. bunlarda playstation2 için çektikleri..3'ü çıktı ama bu fotoğraflarda çok güzel.. koymadan yapamadım..

hiç yabancı değil, değil mi?

pedro lobo, portekiz'de yaşayan rio'lu bir fotoğrafçı.. şehir fotoğrafları çekiyor.. bu fotoğraflarda rio de janeiro'nun arka sokakları.. bizim arka sokaklara ne kadar benziyor.. aynı fakirlik.. aynı çarpık ve izinsiz yapılaşma.. aynı üzücü durumlar...

http://www.lobofoto.com

L Y N D O N W A D E...

''the birds'' serisinden..

''room 107'' serisinden..

bu kadar başarılı bir fotoğrafçı olabilir.. bende fotoğraf çekmeye başladıktan sonra her şeye bir kare nasıl olur gözüyle bakmaya başladım.. ne kadar zor bir şey bir kompozisyon oturtabilmek.. lyndon wade canlı kompozisyonlarla çalışıyor.. bir olayı bir seri haline çok başarılı bir şekilde getiriyor.. inanılmaz iyi fotoğrafları.. mutlaka sitesindeki her kareyi detayının tadına vara vara incelemelisiniz.. ben ara ara bakıp her seferinde başka bir detay keşvediyorum..

http://lyndonwade.com