30 Mart 2010 Salı

pink project..





JeongMee Yoon'u daha önceki postda yazmıştım.. tesadüf incelerken benzer bir projeye daha rastladım.. Portia Munson.. ressam, heykeltraş, enstalasyon sanatçısı,... o da aynı konu üzerinde araştırma yapmış durumda.. üstteki projenin ismi ''pink project'' kız çocukları ve kadınların hiç bir kültür ve ırk gözetmeden nasıl pembeye bağımlı yapıldığı.. bu projesini 1994 den bu zaman kadar bir çok müze ve sergide yerleştirme olarak sergiledi.. bir şeyler eklendi.. ya da bir şeyler çıkarıldı..

“Boy in Pink; Boy in Blue” (boy)
1994-1999
“Boy in Pink; Boy in Blue” (boy)
1994-1999
“Girl in Pink; Girl in Blue” (girl)
1994-1999
“Girl in Pink; Girl in Blue” (girl)
1994-1999
bu projesi de aslında yine cinsiyet ayrımına dayanıyor.. aynı kız çocuğuna hem pembe hem mavi ve aynı erkek çocuğuna hem pembe hem mavi giydiriliyor..

28 Mart 2010 Pazar

pembe-mavi





koreli sanatçı, JeongMee Yoon'un tez konusu pembe-mavi... önce fotoğrafları gördüm.. sonrada projesini okudum.. gerçekten bu fotoğraflar, günümüzün kapitalist sisteminin fark etmeden nasıl içimize girip bizi acımasızca kurbanı haline getirmesinin en güzel örneği oldu..

cinsiyet ayrımını doğar doğmaz , kendimiz bile fark etmeden veriyoruz çocuklarımıza.. nasıl bir yaptırım haline geliyor bu..

biraz da bu projeden bahsedeyim; jeongmee yoon'da 5 yaşındaki kızı sayesinde bu projeye başlamış.. anlattığına göre, kızının kendine ait olan şeyleri seçme yaşı geldiğinde pembe şeylere odaklandığını fark ediyor.. pembe giysiler, barbie, hello kitty,.. her türlü pembe şey.. sonra bunun dünyanın her tarafında hiç bir kültür, ırk gözetmeksizin kızlarda pembe erkeklerde mavi odaklanmasını bir projeye çeviriyor.. araştırmaları sonucunda gördü ki.. ilk kez 1914 yılında amerika'da bir gazetede annelere tavsiye olarak kız çocuklarına pembe şeylerin yakıştığı ve kullanılması tavsiyesinde bulunuldu.. erkek çocukları içinde mavi 1. dünya savaşının sonunda geldi.. ve zaman içinde kızlar için pembe, erkekler için mavi reklamlarla ürünlerle tüketiciye verilmeye başlandı.. hatta çocuk ürünlerinin satıldığı yerlerde bile bu ayrımlar pembe ve mavi şeklinde yapılmaya başlandı..

26 Mart 2010 Cuma

küresel ısınma için el ele



1 Milyar insan, 100’den fazla ülke küresel ısınmayla mücadele için 27 Mart Cumartesi günü bir araya geliyor. 20:30-21:30 saatleri arasında ışıklarını kapatarak sen de kampanyaya destek verebilirsin.
Küresel iklim değişikliği konusunda Kopenhag’da Aralık 2009’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Zirvesi tüm dünyada hayal kırıklığı yarattı. Ne yazık ki, dünya liderleri adil ve yasal bağlayıcılığı olan bir küresel anlaşma için gerekenleri yapmakta yetersiz kaldılar. Yine de, dünya liderlerinin ve politikacılarının isteksiz ve cesaretsiz tutumu bizleri yıldırmadı. Karbon emisyonlarını azaltmak ve küresel iklim değişikliğini önlemek, yeryüzündeki yaşamı savunmak ve sürdürülebilir kılmak için şart.
27 Mart 2010’da, saat 20:30–21:30 arasında dünyanın dört bir yanından binlerce insan, küresel iklim değişikliğine karşı tepkilerini dile getirmek için tek bir sesin parçası olacak. Üç yıl önce Avustralya’da başlayan ve tüm dünyaya yayılan Dünya Saati Kampanyası, Eyfel Kulesi, Empire State Binası, Mısır Piramitleri gibi ülkelerin ikonu olan yapılarda uygulanarak katılımı artırdı, dikkatleri iklim değişikliğine çekti.
“Ben de küresel iklim değişikliğinden kaygı duyuyorum” demek ve tepkinizi dile getirmek için kampanyaya katılın, değişimi yaratanlardan biri olun. Yaşayan bir dünya için….

http://www.wwf.org.tr 'dan anketi lütfen doldurun...
her şey bizim ve çocuklarımız için...

24 Mart 2010 Çarşamba

yaz geldi derken..

Memleketten Yaz Müzikleri by Grup Ses on Mixcloud

tam yaza girdik derken havalar tekrar kapattı.. ama bu liste çok içinizi açabilir.. :))

özellikle tam şu anda çalışanlar dinlemesin diye uyarı yapmak istiyorum.. yoksa 1970'lerde havuz kenarında, elinizde bol alkollü süper bir meyve kokteyli ile dans eder bir biçimde hayal edebilirsiniz..

22 Mart 2010 Pazartesi

antony crossfield




ingiliz sanatçı Antony Crossfield, yaptığı çalışmalarla bir yandan erkek bedeninin keşfine çıkıyor, bir yandan da descartes'in dualizmine göndermeler yapıyor..descartes'e göre; en basit anlatımla dualizm, varlıkta daima 2 prensip vardır.. ruh ve madde..
düşünmek, ruhun niteliği
mekanda yer kaplamak, maddenin niteliğidir..
bunların arasında hiç bir birleşme yoktur..
neden erkek bedeni.. ? aslında kendi içinde bunu bir çok şekilde açıklıyor.. yüzyıllardır,çok büyük bir genelleme olmasa da hep kadın bedeninin kullanılması ve yakın dönemimizde de fazlasıyla obje haline getirilmesi..
onun için önemli olan; seyirciye beklenen güzelliği vermek ve erkek formunu süslemek değil, fazlasıyla grotesk, bütün kusurlarıyla o çıplaklığı ortaya koyan ve özgünlüğü bozmadan bir gerilim yaratma.. sonuç; oldukça başarılı tabi..
http://www.antonycrossfield.com/

21 Mart 2010 Pazar

nereye gidiyoruz..

lambdaistanbul Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ı mahkemeye verdi... "Eşcinseller yok demiyoruz, tedavi edilmeliler" diye yapmış olduğu o korkunç açıklama sebebiyle.. ilk duyduğumda inanamadım, böyle bir açıklama nasıl bir bakış açısıyla yapılır.. bir bakanın görevi nedir? bu görev dahilinde halkı bilinçlendirmek yerine homofobik bir yaklaşımla bu insanları hasta yerine koymak ne kadar affedilmez bir hatadır..
bizim gibi gelişmekte olan ülkeler statüsündeyseniz hele, eşcinsellik gayri ahlaki kabul edilmekte, eşcinseller ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar... bu açıdan eşcinsellerin yaşadığı ayrımcılıkla mücadele, insan haklarının gelişimi açısından ayrı bir öneme sahiptir...
buna rağmen bir bakan böylesine ayrımcı, homofobik, cinsiyetçi bir söylemde bulunabilir mi? asıl tedavi edilmesi gereken durum bu değilmidir acaba?
eğitim düzeyinin bu kadar düşük olduğu ülkemizde; nelere sebebiyet verir diye düşünmeden yapılmış, bir ülkeyi temsil eden bakana hiç de yakışık almayan açıklama nasıl affedilir ?

18 Mart 2010 Perşembe

alexa meade..




''Natura Morta Live installation''
akrilik boyama
2009
gerçekten uzun zamandır gördüğüm en farklı performanslardan bir tanesi.. alexa meade.. ismini yeni duydum açıkçası.. gerçekten genç bir sanatçı alexa.. belki ileride göstereceği performanslarla ismini daha sıkça duyarız..
çalışmalarının ana teması; tamamen geriye doğru düşünüyor aslında.. portreyi tuvale sokmaktansa, onu tuval haline getiriyor.. esas amaç; nesnelerin, mekanlar içinde 3 boyutla algı kaymasını sağlamak.. modeli mekanla birlikte yorumlamak.. akrilik ana malzemesi.. ilk bakışta gerçekten beni de çok şaşırttı doğrusu.. portfolyosuna bakmanızı tavsiye ederim.. ben çok başarılı buldum.. :))



''Portrait of a Self-Portrait''
akrilik boyama
2009

günün müziği..

charlotte gainsbourg'un, beck destekli albümü "irm" den"heaven can wait" ..

güne güzel başlamak için dinlenebilecek videolardan..

keith scofield tarafından çekilmiş.. izleyin güne güzel başlayın.. :)))

Charlotte Gainsbourg - Heaven Can Wait from Charlotte Gainsbourg on Vimeo.

17 Mart 2010 Çarşamba

jamia somon









canlıdan farksız..
sanki canlanacak, dokunacak kadar gerçek.. gerçekten günümüzde nerdeyse her şeyin sanat olarak sunulduğu bu dönemde bu eserleri gördüğümde gerçekten inanamıyorum.. işin kolayına kaçmadan sanat yapmak.. fotorealizm aslında biraz sabır hatta sabır ötesi bir disiplin istiyor.. ve o jamia somon'da fazlasıyla var..
jamia somon ingiliz heykeltraş.. fotogerçekçi heykeller üzerine uzmanlaşmış.. heykellerini; silikon, lastik, cam, elyaf hatta gerçek saç ve kıl kullanarak yapıyor.. insan bedeni onun en önemli teması.. gerçek biz başkaları tarafından nasıl algılanıyoruz acaba? buda kendine sorduğu soru..

http://avatarsculptureworks.com/

16 Mart 2010 Salı

alice anderson





''RAPUNZEL'' 2008
3000 Metre saç kullanılmış...
ingiliz görsel sanatçı alice anderson zamanın kendini şekillendirmesinin, çalışmalarının en belirgin ilham kaynağı olduğunu düşünüyor... onun için anılar birer inşaat olarak atfedilebilirler, hatta çoğu kez biçim değiştirerek kurgunun ta kendisi olabilirler... anıyı “kurgunun esası” olarak görüyor ve anı vasıtasıyla zaman geçidinin, gerçeğin kendisinden çok kurguya daha yakın bir anımsamaya öncülük ettiğini düşünüyor...
anderson’ ın çalışmaları Tate Modern, The Pompidou Centre, The Grand Palais, Leon ve Mudam Müzelerinde sergilendi...
ilk kez 2008 de hazırladığı “Rapunzel”adlı yerleştirmesini gerçekleştirmek üzere üç farklı yere, üç bin metre uzunluğunda kızıl saç yerleştirdi .. The Picasso Müzesi, Paris, The Frac Paca ve the Marc Chagall National Müzesi... bu yerleştirme, hala önemli sergileri dolaşmaya devam ediyor..