31 Aralık 2009 Perşembe
2009'un son günü..
bu yıl da bitiyor..
ne çabuk geçti.. geçen sene bu zamanlar tuna daha yürümüyordu.. kırmızı tulumunu giydirip, noel baba şapkasını takıp o kırmızı yanaklarıyla fotoğraflarını çekmiştim.. şimdi o fotoğraflardan bir tanesi masamda.. dün akşam yanımda uyuya kaldı.. küçük adamımı kokladım.. aklımdan büyüdüğü geçti.. o zaman da bana kendini koklatacak mı acaba.. :))
yeni yıl ne getirecek bakalım.. dileklerimi şimdi ofisteki ağaca asacağım.. umut edip bekleyeceğim..
sanırım uzatmamak lazım..
kısaca.. herkese iyi yıllar..
30 Aralık 2009 Çarşamba
rengarenk meyveler..
galata'da güneşli bir gün..
29 Aralık 2009 Salı
22 Aralık 2009 Salı
Jehan Barbur..
melankolik.. enteresan.. huzurlu.. sakin.. dinlerken bir yerlere alıp götüren bir ses.. klibi de güzel.. canlı dinlemek istiyorum..
http://www.myspace.com/jehanbarbur
mavi..
gökyüzünden gelen derin mavi..
denizden çıkan uçsuz bucaksız mavi..
açık mavi..
koyu mavi..
içine girip kaybolunan mavi..
bütün duyguları o güzel tonlarından alan mavi..
babamın gözlerinin rengi mavi..
içine girince beyaz, ferahlayan mavi..
siyah damlayınca, kuyu gibi sonu olmayan mavi..
en sevdiğim renk mavi..
19 Aralık 2009 Cumartesi
felicia webb
18 Aralık 2009 Cuma
the hunger..
şu sıra yine moda olan vampir filmleri üzerine, estetik harikası bir film olan 83 yapımı ''the hunger'' bence tekrar tekrar seyredilmeli..
en sevdiğim vampir filmlerinden.. aslında çok da vampir filmi demek doğru olmaz heralde.. klasifiye edilmesi zor bir filmdir.. içinde vampirler , gerilim öğeleri falan filan var; ama bir de bunların içine belirgin bir homo-erotizm ve hetero-erotizm dozunda yedirilmiştir...
''the hunger'' bol vatkalı, bol derili, kabar kabar saçlı, müzikler muhteşem,buram buram 80'ler kokan nasıl bir cool filmdir.. filmin heralde ilk 20 dakkası tam bir görsel harika.. david bowie'ye ve catherine deneuve'ye vampirlik bu kadar mı yakışır.. deneuve'nin fransız aksanlı ingilizcesi bile filmde bence başka durmaktadır..
birde bu film de geçen şöyle bir anektod vardır ki sanırım yazmadan geçemeyeceğim..sinema tarihinin en güzel anektodlarındandır...
''tony scott'un sıkıntıdan dört döndüğünü , bir şeyler söyleyip de söyleyemediğini gören susan sarandon gidip tony scott'a sorar..
-tony, bir şey mi var.. ne oldu..
- yok canım ne sorunu.. sadece bir şey yapmanı istiyorum şu viskiyi diksene..
sarandon viskiyi bir dikişte içer.. bakar scott'da sıkıntı geçmemiş..
- eee? der
-şu büyük bardağıda dik bakalım der tonycik.. bakar sarandon tony bunu sarhoş etmeye çalışıyor.. setin öbür ucundaki deneuve'yi enteresan bir tebessümle gülerken görür.. ve durumu anlar.. bir kahkaha patlatır..
- aşkolsun scott catherine deneuve ile yatağa girmek için sarhoş olmaya gerek yok ki der..''