31 Aralık 2009 Perşembe

2009'un son günü..

saatler kaldı...
bu yıl da bitiyor..
ne çabuk geçti.. geçen sene bu zamanlar tuna daha yürümüyordu.. kırmızı tulumunu giydirip, noel baba şapkasını takıp o kırmızı yanaklarıyla fotoğraflarını çekmiştim.. şimdi o fotoğraflardan bir tanesi masamda.. dün akşam yanımda uyuya kaldı.. küçük adamımı kokladım.. aklımdan büyüdüğü geçti.. o zaman da bana kendini koklatacak mı acaba.. :))
yeni yıl ne getirecek bakalım.. dileklerimi şimdi ofisteki ağaca asacağım.. umut edip bekleyeceğim..
sanırım uzatmamak lazım..

kısaca.. herkese iyi yıllar..

30 Aralık 2009 Çarşamba

rengarenk meyveler..


galata moda olduktan sonra gerçekten çok değişmiş.. her yerde güzel restoranlar, küçük tasarım dükkanları, 2. el mağazalar.. galatanın varlığıyla zaten olan turistleri bu bölgede daha uzun kalmaya başlamışlar.. tabi kendi kültürlerini de çevreye sokmuşlar.. sokakta, taneyle meyve yeme alışkanlığı olmayan bizleri bile alıştıracak bir sektör oluşmuş burada.. her tarafta meyveci.. dilim dilim ananas.. soyulmuş portakal ve olmazsa olmaz muz.. renkli bir görüntü..

galata'da güneşli bir gün..







güzel, güneşli bir pazar günü; tuna , serdar ve ben galata çevresini dolaşmaya çıktık..
güzel bir gündü..
2 kişiden oluşan ailemize, minik tuna katıldıktan sonra buralarda dolaşmak bana farklı bir yere gitmişim gibi hissettirdi açıkçası.. berlin duvar grafitilerini koyduktan sonra, burada çektiğim fotoğraflar geldi aklıma..
bu grafitilerde galata'dan..

29 Aralık 2009 Salı

berlin'den duvar manzaraları..








berlin'in en güzel taraflarından bir tanesi heralde.. sokakta yürürken nerdeyse bütün duvarlarda süper grafiti'ler var.. hepsini çekmek istedim.. bunlarda en beğendiklerimden bir grup..

22 Aralık 2009 Salı

Jehan Barbur..

yeni fark ettim, uzun zamandır sevdiğim, dinlediğim bir şeyleri koymamışım.. bu çıtı pıtı, güzel, saç rengini çok çok beğendiğim, duru sesli Jehan Barbur, Beyrut doğumlu... uzun zaman İskenderun’da yaşamış sonra da Ankara’ya taşınmış... 2002 yılında da İstanbul’a gelerek profesyonel müziğe adım atmış... şarkı sözleri, Jehan Barbur’un sesi, müzik… her şey çok güzel...
melankolik.. enteresan.. huzurlu.. sakin.. dinlerken bir yerlere alıp götüren bir ses.. klibi de güzel.. canlı dinlemek istiyorum..

http://www.myspace.com/jehanbarbur




jehan barbur-gidersen (klip) from jehan barbur on Vimeo.

mavi..

mavi..
gökyüzünden gelen derin mavi..
denizden çıkan uçsuz bucaksız mavi..
açık mavi..
koyu mavi..
içine girip kaybolunan mavi..
bütün duyguları o güzel tonlarından alan mavi..
babamın gözlerinin rengi mavi..
içine girince beyaz, ferahlayan mavi..
siyah damlayınca, kuyu gibi sonu olmayan mavi..
en sevdiğim renk mavi..



19 Aralık 2009 Cumartesi

felicia webb








felicia webb, bir döküman fotoğrafçısı..
en son çalıştığı ve ödül aldığı proje ise çok iyi..
''nil by mouth'' - anorexia
''genaration XL '' - obesity
günümüzün 2 hastalığı.. bir belgesel havasında hazırladığı bu 2 çalışma çok vurucu ve etkileyici.. anorexia ve obesity hastası kişilerin yaşamları üzerine odaklanıp hayatlarını belgelemiş.. hastanede, evde, insanlar arasında.. ibret verici..

18 Aralık 2009 Cuma

the hunger..

Yönetmen:Tony Scott
Senaryo:James Costigan, Ivan Davis, Michael Thomas, Whitley Strieber (roman)Oyuncular:Catherine Deneuve, Susan Sarandon, David Bowie, Dan Hedaya
Yapım Yılı: 1983
Ülke: İngiltere

şu sıra yine moda olan vampir filmleri üzerine, estetik harikası bir film olan 83 yapımı ''the hunger'' bence tekrar tekrar seyredilmeli..

en sevdiğim vampir filmlerinden.. aslında çok da vampir filmi demek doğru olmaz heralde.. klasifiye edilmesi zor bir filmdir.. içinde vampirler , gerilim öğeleri falan filan var; ama bir de bunların içine belirgin bir homo-erotizm ve hetero-erotizm dozunda yedirilmiştir...

''the hunger'' bol vatkalı, bol derili, kabar kabar saçlı, müzikler muhteşem,buram buram 80'ler kokan nasıl bir cool filmdir.. filmin heralde ilk 20 dakkası tam bir görsel harika.. david bowie'ye ve catherine deneuve'ye vampirlik bu kadar mı yakışır.. deneuve'nin fransız aksanlı ingilizcesi bile filmde bence başka durmaktadır..

birde bu film de geçen şöyle bir anektod vardır ki sanırım yazmadan geçemeyeceğim..sinema tarihinin en güzel anektodlarındandır...

''tony scott'un sıkıntıdan dört döndüğünü , bir şeyler söyleyip de söyleyemediğini gören susan sarandon gidip tony scott'a sorar..

-tony, bir şey mi var.. ne oldu..

- yok canım ne sorunu.. sadece bir şey yapmanı istiyorum şu viskiyi diksene..

sarandon viskiyi bir dikişte içer.. bakar scott'da sıkıntı geçmemiş..

- eee? der

-şu büyük bardağıda dik bakalım der tonycik.. bakar sarandon tony bunu sarhoş etmeye çalışıyor.. setin öbür ucundaki deneuve'yi enteresan bir tebessümle gülerken görür.. ve durumu anlar.. bir kahkaha patlatır..

- aşkolsun scott catherine deneuve ile yatağa girmek için sarhoş olmaya gerek yok ki der..''

16 Aralık 2009 Çarşamba

jacek gasiorowski..











jacek 72 doğumlu polonya'da yaşayan bir fotoğrafçı..
ben karelerini tesadüfen gördüm ve özellikle bu ''toystories'' projesine bayıldım..
oyuncakların yaşam içine girip can bulması.. mekanın birer parçası haline gelmesi..
bunları yaparken o cansız nesneleri öyle güzel yerleştirmiş ki.. etkilenmemek elde değil..

15 Aralık 2009 Salı

marshall..





kanada'lı fotoğrafçı.. uygulamaları basit olmasına rağmen bence kendi içinde inanılmaz bir çekiciliği var.. hoş fotoğraflar..

14 Aralık 2009 Pazartesi

Abi Massey





birazcık berlin'e ara verdim.. sevdiğim şehirden daha çoooooooook fotoğraf var.. ama sanırım abartmışım biraz.. abi'den bahsetmek istiyorum.. lomoyla çekmek benim için büyük bir zevk.. abi içinde öyle.. o yaşadığı şehre bakmış holgasıyla.. hayranlık verici kareler çıkmış ortaya.. kıskandım doğrusu.. hele bir de benim en sevdiğim lunaparklarıda çekince benim lomoyu alıp bostancı lunaparka gidesim geldi.. sözde berlin'de çekecektim ama tembellik işte dijital daha kolay ve kesin geldi.. lomonun o soft, güzel renkli karelerini sevenler abi'nin de karelerini kesin beğenecekler..