serdar da, bende bu hafta başında istanbul'da değildik..
ben iş için mardin'e, serdar iş için hollanda'ya gitti..
bu istanbul'da olan olayları, mardin'de twitter da duydum ilk.. serdar'da benden telefonda..
neyse dün akşam ikimizde evdeydik.. malum, evde bunları konuşurken bana referandum öncesi okuduğu bir yazıyı okuttu.. aslında belki de bu yaşadığımız durumlar için, bir yabancı gözüyle süper saptama.. aynen başlangıcını koyuyorum..
''Türkiye, son ve büyük bir hesaplaşmaya doğru gidiyor.
Bu ülke korkulduğu gibi, ırka ya da dine dayalı bir bölünme yaşamadı.
Daha korkunç ve daha temel bir bölünmeye gidiyor.Cumhuriyet boyunca süren "kültürel bölünme".
Bu artık iyice keskinleşti.
Şimdi bir yanda, ayakkabılarını sokak kapısı önünde çıkaran,kadınları başı örtülü, erkekleri sokağa pijamayla da çıkabilen, erkek çocukları kahveye giden, kız çocukları tam bir baskı altında yasayan, türkü ile arabesk arası bir müzikten hoşlanan, futbol izleyen, belki de hiç kitap okumamış, hiç dans etmemiş, hiç kari koca birlikte yemeğe gitmemiş, hiç tiyatro seyretmemiş, iyi eğitim alamamış, dini inançları kuvvetli, kalabalık, bir kitle var.
Diğer yanda ise kız lisesi-Kolej yelpazesinde eğitim görmüş, en azından bir düğün salonunda ya da kolej partisinde dans etmiş, sinemaya giden, çok fazla olmasa da kitap okuyan, müzik zevki pop şarkılarla, klasik müzik arasında dolaşan, evi nispeten daha zevkli döşenmiş, kızlarının flörtüne göz yuman, Kadınları modern görünümlü, Şarabın kalitesinden pek anlamasa da, kadın erkek bir arada içki içebilen, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini birinci gruba kıyasla çok gelişmiş hisseden, entelektüel düzeyi çok yüksek olmasa da, Bati standartlarına yakın bir grup var. Bu iki grubun yasam tarzı birbirinden kopuk. Onları, Batı'daki sınıflar arasında ortak zevk alanları yaratan, müzik, resim, heykel tiyatro ve sanat gibi, birleştirici kültürel zeminler yok. Hayatları, zevkleri, inanışları birbirinden çok farklı.Hatta birbirine düşmanca.
Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmış, aşağılanmış, itilip kakılmış.Simdi bu grup siyasal olarak örgütlendi. Kalabalıklar. Ve her seçimi kazanacak siyasi bir güçleri var artık. İkinci grup ise azınlıkta. Ve artık bir daha secim kazanma ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya çıkıyor..... ''
LE MONDE Türkiye Muhabiri Guillaume Perrier
yazının devamı refandumla ilgili gidiyor.. ama bence dikkat çeken; bir yabancının türkiye'de oluşan iki grubu bu kadar net tanımlayabilmesi.. hatta bu gruplara başka başka özelliklerde eklenebilir.. arzu'(atgotten) da o kadar espirili anlatmış ki bu durumu.. bence işin basitçe anlatımı bu kadar güzel yapılır.. tipten kaybediyoruz..
hatırlayalım.. taksim çevresinde bu olaylar ülker sokakta da yaşandı.. çok da geçmedi üstünden.. mahallemizin halini, ahlağını bozuyor, burada fuhuş yapıyor diye kaç tane travesti dövüldü.. yaralandı.. komalık edildi.. ülker sokakta yaşanılanlar da aslında tophane'nin başka bir versiyonuydu..
bunları yaşamaya devam edeceğiz ne yazık ki..
eğitim olmadıkça.. medya özgür olmadıkça.. tv. larda evlilik programları, flash tv.ler, saçma sapan diziler oldukça.. polisine güvenemediğinde.. kültürel olarak gelişemedikçe yaşayacağız.. daha çok yaşayacağız.. galeri olmayacak, hostel olacak.. yada sanatçı olmayacak travesti olacak.. kim güçlüyse ne yazık ki o kazanacak..
fotoğraf:milliyet gazetesinden..
içim şişti artık.
YanıtlaSilo kadar üzgün
ve o kadar sinirliyim ki ne yapayım bilmiyorum.
bu işin sonu nereye varacak,
nasıl bir dünyaya gözlerimiz kapanacak çok merak ediyorum.
çokça da kaygılıyım.