22 Şubat 2010 Pazartesi

salyangozlar..


bu kış ne çok yağmur yağdı.. ve sanırım yağmaya devam edecek.. biraz önce hava durumu mesajı geldi.. çarşamba ve perşembe yağmurlu.. işe giderken yağmur yağmasını hiç sevmiyorum.. hele şemsiyemi almaya unuttuğumda yada fırtınalı bir yağmurda çöp tenekesine atmak zorunda olduğum şemsiyeleri düşününce.. ıygh.... demek geliyor içimden.. ama gercekten yağmur sonrası çok çok sevdigim en çok sevdiğim bir olay var ki.. :))

her yağmur yağdıktan sonra ortaya çıkan.. kafalarını sevimli sevimli uzatan salyangozlar.. çocukluğumdan beri niye bu kadar çok seviyorum ki onları.. babaannemin bahçesinde, en çok kimin salyangozu olacak diye koştururduk..hepsinin kabukları farklı farklı.. en güzelini kim bulacak acaba..?

şimdi dikkat ediyorum tuna da seviyor onları.. peşinden koşturuyor.. eline almaya çalışıyor.. bazen sadece kabuklarını buluyoruz.. evlerini terketmiş.. bazende evlerini buluyoruz sahipsiz.. terkedilmiş.. sedefli sedefli yollarını takip ediyoruz.. gülüyoruz.. eğleniyoruz..

kimseye varlıklarını fark ettirmemeye çalışarak.. arkasından parlak yollarını bırakırken.. ağır ağır.. sanki beni izle dercesine.. yağmurdan sonra açık, mis gibi kokan havada.. yüzlerine güneş vurunca.. şeffaf, antenleri bıcır bıcır hareketli, güzel bir yüz çıkıyor ortaya.. tıpkı Takashi Murakami tasarımları gibi.. :))

çalışma:Grape Frogg ( şu sıralar gerçekten çalışmalarını çok beğeniyorum.. zaten bu çalışmasını görünce salyangozları yazasım geldi.. :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder