20 Nisan 2010 Salı

pınar yolaçan







ankara doğumlu ve halen newyork'da yaşayan genç ve çok başarılı bir sanatçı pınar yolaçan..

pınar yolaçan başarılı bir portreci; çünkü objektifine bütün anlatmak istediklerini sığdırıyor ve izleyiciye duygularını, bütün derinliğiyle hissettirebiliyor.. moda tasarımı, heykel, resim ve fotoğraf gibi farklı disiplinlerden yaratıcı bir karışımı ortaya koyabilmesi, diğer bir dikkat çeken yönü... sanatsal gelenekle olduğu kadar, geleneksel düşünce yapılarıyla uğraştığı ''faniler'' dizisinde moda ve tekstil bilgisi yönünü kullanarak, modellerini kendi tasarladığı etten giysiler giydiren sanatçı bunu en güzel şekilde uyguluyor..
''giysi''nin bedenle ilişkisine kafa yorarken, organik malzemenin büyüsüne kapılmış Pınar Yolaçan... onların insan doğasını daha iyi anlattığını düşünmüş... faniler sergisinin temeli de burada atılmış... sosyal yaşamdaki durumları belli eden giysiler; haysiyet seviyelerini belirleyen bu gösterişli kabartı, büzme ve kırmaları, işkembe ve tavuk derisi gibi maddelerle, insan kırışık ve buruşukluklarına dönüştürmüş... bütün bunlar, giysinin verdiği o sözde asalete yöneltilmiş bir eleştiri aslında... Pınar Yolaçan'ın ''Faniler''i, aristokrasiyle birlikte, tüketim endüstrisine de eleştiriler yöneltiyor... modern dünya, artık yaşlanmayı mümkün olduğu kadar ertelemenin yollarını arıyor ve sunduğu ürünlerle bunu başardığını savunuyor... bu, bir ölümsüzlük arayışından başka bir şey değil...
onun söylediğine göre; "insanın ne kadar uzun ömrü olursa, o kadar tüketme şansı var... amerika'da hâlâ zenciler için ten rengini açmaya yarayan ürünler var... sanki bir başarılı insan tipi var ve herkes onlara benzemek zorunda... bu da güzellik endüstrisinin işine yarayan bir durum." bozulup çürüyen, kısacık ömürlü giysilere bürünmüş ak saçlı buruşuk kadınlar, işte bu ''ebedilik'' peşindeki insana, şoke eden bakışlarıyla itiraz ediyor; ''hayır'' diyor, insan fanidir!
fotoğraflardaki kadınların gözleri konuşuyor: her şey eriyip tükenecek, her şey yitecek, giysiler de, beden de ve hatta sanat da... bu fikre alışın!

http://www.pinaryolacan.net/

1 yorum: